Sunday, July 7

acı

  acı az sayıda kişi hariç herkesin ne olduğunu bildiği bir duygudur. kalıtsal nedenlerden dolayı bu az sayıda insan acının ne olduğunu, şiddetini, türlere ayırıp baskı, sıcak, soğuk gibi tanımlamayı hiç mi hiç bilmiyor. genlerindeki kodlama hatası hücrelerin sodyum potasyun pompasınını bozuyor ve elektrik sinyalinin iletilmesini sağlayan aksiyon potansiyeli iletilemiyor. bu hastalık congenital analgesia, yani doğuştan aspirinli gibi acıya karşı hissiyatsızlık. aneztezik etkideyse -aesthesia kayboluyor yani parmaklarımızı hissetmiyoruz, uyuşuyor. konjenital analjezide ise beyin acıyı yorumlayamıyor dolayısıyla tepki vermiyor.neyse ki genetik bir probleminiz yok ve acıyı hissediyorsunuz. elinizi ocağın üstünde unutup yanmasını izlemek, kırılan bacaklarınızdan dolayı yürüyemediğinizde birilerini beklerken rahatça sigara içebilmek gibi dertleriniz yok.

  yukarıda sıkıcı bir başlangıç yapıp sizi bezdirmiş olabilirim lakin asıl eğlence hep baştaki karmaşayı sınıflandırdıktan, çözdükten, acı çektikten sonra başlar. şimdi eğlence zamanı.

  acıyı hissetmiyor olmak bir şekilde tehlikeyi getiriyor, tehlikeyi hissetmeseydik kendimizi savunamazdık hayatta olmazdık. yani acı bize bir konfor alanının içinde durmamızı söylüyor. çıktığımızda hemen canımızı yakıyor. bu, kulağa insan bedeninin ne kadar saçma bir işleyişi olduğunu çağrıştırabilir lakin acı olmasaydı deneyimlerimiz olmazdı. çünkü konfor alanının içinde deneyim yaşayamayız. acısızlık bize çemberden dışarı adım attırmaz.  acıyı hissetmiyor olmak deneyimi engeller. acı vücudu dinç tutar. bizi bir sonraki deneyimlerimize ve hayata hazırlar. doğurur. acı olmasaydı ölüden bir farkımız olmazdı . sadistler hayata izin vermemiş hiç başlayamamış hapislerde dışarının hayalini kuran gözlem gücü yüksek, verdikleri acıyı görerek duyarak hissetmeye çalışan, kurgucu biraz da korkak insanlardır. mazoşistler eyleme geçen hayata izin vermiş lakin onun ne olduğunu asla bilememiş çünkü yeterince gözlemlememiş gerçekçi ve cesur insanlardır. insanların içindeki bu iki ruh zaman zaman birbirine ağır basıyor. ya da hayatın kendisini bu dengeyi sağlıyor. doğarken ağlamayan çocuk yoktur, yaşamın ölümün kendisinden güzel olduğu bir toplulukta acı çekerek güzel bir deneyime hak kazandı. bekaretin acılı sancısından sonra daha güzel sevişme deneyimleri insanları bekledi. hazreti isa anasından acı çekerek doğmadığı için bu güzel deneyimde ne kadar acı çektiyse öldükten sonra da o kadar popüler oldu.

No comments:

Post a Comment